kesilmesi gereken cezanın kesilmemesinde Mali hizmetler dairesi personeline de sorumluluk tevcih edilmesi gerektiği

 

u İdaresi Türü

Belediyeler ve Bağlı İdareler

 

Yılı

2010

 

Dairesi

6

 

Dosya No

39083

 

Tutanak No

41659

 

Tutanak Tarihi

23.03.2016

 

Kararın Konusu

İhale Mevzuatı ile İlgili Kararlar

 

 

 

 


 



 

Gecikme Cezası;

2- 147 sayılı İlam’ın 3. maddesiyle; … Büyükşehir Belediyesi mücavir alanı ve sınırları içerisinde “Toplu Taşıma Ücretlendirme Otomasyonu ve Araç Takip Sistemlerinin Yazılım ve Montajını Yaparak İşletilmesi İşi”nde, yükleniciye kesilen gecikme cezasının tahakkuk ettirilmediği gerekçesiyle … $’nın tazminine ilişkin hüküm tesis edilmiştir.

Sorumlu, temyiz dilekçesinde özetle; idarenin “Elektronik Ücret Toplama Sisteminin Kurulması ve İşletilmesi” amacıyla ihale düzenlediğini, ihalenin Yüklenici … A.Ş. tarafından kazanıldığını, ihalenin gerçekleştiğini, yüklenicinin kabule hazır olduğunu idareye bildirdiğini, kabul işlemleri için kabul komisyonu oluşturulduğunu, kabule esas işlemlerde yüklenicinin 19 gün geciktiği gerekçesi ile şartname gereği … $ para cezası kesildiğini, gecikme cezasının yükleniciye tebliğ edildiğini, yüklenicinin cezasının infazı için ceza tutanağının Mali Hizmetler Daire Başkanlığına gönderildiğini, cezanın tahsili aşamasında ihalenin iptal edildiğini, iptal nedeni ile tüm idari işlemler ortadan kalktığından sebep cezanın tahsilinin mümkün olmadığını, devam eden dava süreci sonunda, ihaleyi iptal eden mahkeme kararının Danıştay tarafından iptal edildiğini, Danıştay'ın iptali üzerine yerel mahkemenin ihaleyi iptal eden kararında direndiğini, direnme kararının tekrar taraflarınca Danıştay nezdinde temyiz edildiğini, Danıştay Dava Daireleri Kurulunca yerel mahkemenin direnme kararının da iptal edildiğini ve nihayetinde yerel mahkemenin iptal kararını kaldırarak ihaleyi yasal ve geçerli hale getirdiğini, yukarıda açıklanan yasal süreç sonunda sorgu konusu para cezasına sebep ihalenin tekrardan geçerli ve yasal hale geldiğini ve idarenin de … $ para cezasının tahsiline kaldığı yerden devam ettiğini, Sayıştay 6. Dairesinin tüm bu yukarıda sayılan yasal süreci yok kabul ederek henüz yargıda olan ve neticesi belli olmayan bir işlemi dayanak göstererek üst yönetici hakkında zararın tazmin edilmesine karar verdiğini, işbu temyizin zaruri hale geldiğini,

USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

1- KARARIN HUKUKİ GEREKÇESİ BULUNMADIĞINI:

Temyize konu ilamda, üst yönetici olarak kendisinin ifa etmesi gereken hangi görevi ifa etmediği ve zarara sebep verdiğinin belli olmadığını, üst yöneticinin yetkisi ve görevi sınırları dâhilinde yapması gereken her türlü iş ve işlemi ifa etmesine rağmen herhangi kusur atfedilmeden hakkında ilam çıkartılmasının Sayıştay mevzuatına ve mer'i mevzuata uygun olmadığını, kısaca üst yöneticinin suçunun ne olduğunun ilamda belli olmadığını, mahkemece iptal edilmiş bir ihalenin tüm hukuki sonuçları ile ortadan kalkması mecburiyeti gereği, ihaleye bağlı olarak kesilen para cezasının tahsilinin de mümkün olmadığını, iptal kararının iptalinden sonra para cezasının tahsili işlemlerine başlanıldığını, özetle tüm işlemlerin hukuki mecrasında ve yasal sürecinde devam ettiğini, bu hususun göz ardı edilmiş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini,

ESASA İLİŞKİN İTİRAZLAR

1) BAŞAVCILIK MÜTAALASININ HATALI OLDUĞUNU:

Başsavcılık makamınca verilen mütalaada; "İdari Şartnamenin 17. maddesi gereği kesilmesi gereken gecikme cezasının kesilmemesi suretiyle oluşan … $ kamu zararının sorumluları adına müştereken ve müteselsilen tazmin hükmolunması uygun olur." denildiğini, mütalaada "para cezasının kesilmemiş" olmasından bahsedildiğini, mütalaada “kesilmemiştir” denilen para cezasının yükleniciye kesildiğini, Ulaşım Daire Başkanlığı bünyesinde oluşturulan komisyonun şartnamenin 17. maddesi gereğince yükleniciye para cezasını kestiğini,

2) SORGUYA KONU HUSUSTA İDARENİN HER TÜRLÜ İŞLEMİ YAPTĞINI:

Bilindiği üzere idari işlemlerde tahsilat işlemlerinin; tarh, tebliğ, tahakkuk, tahsil aşamalarından oluştuğunu, belediyelerinin ihaleyi yapan Ulaşım Daire Başkanlığının, tarh, tebliğ, tahakkuk işlemlerini tamamladığını, tahsil işlemi için dosyayı Mali Hizmetler Daire Başkanlığına gönderdiğini, Mali Hizmetler Daire Başkanlığının da tahsilat işlemlerine başladığını, şöyle ki; tarh işleminin, yüklenicinin ödemesi gereken miktarın hesap edilmesi olduğunu, 04.11.2010 tarihli tutanak ile tarh işleminin Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından yapıldığını, tebliğ işleminin yüklenicinin ödemesi gereken meblağdan ve kesilen cezadan haberdar edilmesi olduğunu, 04.11.2010 tarihli tutanak yazı ile yükleniciye tebliğ edildiğini, 21.03.2011 tarihinde yazının yükleniciye tekrar gönderildiğini, 25.03.2011 tarihinde yüklenicinin açıklama istediğini, 12.04.2011 tarihinde açıklamanın hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde belgeleri ile birlikte yapıldığını, 18.04.2011 tarihinde yükleniciye 2 ikaz ve ödeme ihtarı olarak 7 günlük süre verildiğini, tahsil işlemlerinde yetkili birimin idare olarak büyükşehir belediyesi olduklarından Mali Hizmetler Daire Başkanlığı olduğunu, Ulaşım Daire Başkanlığının 7 günlük sürenin dolduğu; bu nedenle tahsilatın yapılması için 26.04.2011 tarihinde Mali Hizmetler Daire Başkanlığına yazı yazdığını, … 1. İdare Mahkemesi’nin 2011/1425 Esas, 2011/1953 Karar sayılı Kararı ile ihalenin iptal edildiğini, mahkemenin iptal kararı üzerine bu aşamadan sonra işlem yapılamadığını ve fakat mahkemenin iptal kararının Danıştay tarafından bozulması ve ilk derece mahkemesinin nihai olarak karara vararak … 1. İdare Mahkemesinin 2013/1497 Esas, 2013/1766 Karar sayılı Kararı ile iptal hükmünü kaldırması; yani ihalenin tekrar canlanması üzerine İdarenin de gecikmeksizin tahsilat işlerine kaldığı yerden başladığını, şöyle ki, … 1. İdare Mahkemesi’nin 02.01.2014 tarihinde idareye tebliğ edilen, 2013/1497 Esas, 2013/1766 Karar sayılı Kararı ile yeniden yasal ve geçerli hale gelen ihale neticesinde idarenin 11.01.2014 tarihinden itibaren tahsilat işlemlerine yeniden başladığını ve tahakkuk müzekkeresi tanzim edilerek hukuki sürecin devam etmekte olduğunu, yukarıda açıklandığı gibi tüm idari işlemlerin mevzuatına uygun olarak idare birimlerince gerçekleştirildiğini,

3- TEMYİZE KONU HÜKÜM VE GEREKÇESİNİN HATALI OLDUĞUNU:

Tazmin hükmünde yükleniciye kesilen gecikme cezasının tahakkuk ettirilmemesi nedeni ile kamu zararı oluştuğunun iddia edildiğini, oysaki tahakkuk işleminin yapıldığını ve tahsil işleminin devam etmekte olduğunu, tahsil işleminin gecikmesi ve aradan bir süre geçtikten sonra tekrar devam etmesinin mahkeme kararı ile ihalenin iptal edilmiş olmasından kaynaklandığını; yani yükleniciye ceza kesildikten sonra tahsilat aşamasında … 1. İdare Mahkemesinin 2011/1425 Esas, 2011/1953 Karar sayılı Kararı ile ihalenin iptal edildiğini, iptal kararı geriye dönük olarak tüm işlemleri iptal ederek tüm sonuçları ile ortadan kaldırdığı için tahsilat işleminin yapılamadığını, tüm bu yukarıdaki açıklamalar bir yana büyükşehir belediye başkanı sıfatı ile üst yöneticinin bu kadar detaylı işleri tek tek takip etmesinin de hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, yüksek yargı mahkemelerinin tamamından (Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay) çıkma; bu tür konularda belediye başkanının bu kadar detayı takip etmesinin mümkün olmadığına ilişkin onlarca karar bulunduğunu,

Belirterek "kurum zararının sorumlulardan tahsiline" şeklinde üst yöneticiye yükletilen tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

Aynı ilam maddesi ile ilgili olarak Ulaşım Daire Başkanı sıfatıyla temyiz talep eden ve buna ilişkin 39063 sayılı dosyası kendi gündem sırasında görüşülen … temyiz dilekçesinde özetle; kamu zararına sebep olduğu iddiasına ilişkin olarak tarafına tazmin çıktığını, halbuki kendisinin Harcama Yetkilisi olarak gerekli olan cezai işlemi yaptığını ve tahsili için Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığına gönderdiğini, 5018 sayılı Yasa gereği tahsilatı yapmak görevinin muhasebe yetkilisinin görev ve sorumluluğunda olduğunu, kendisinin ise yapılması gereken işlemleri yaptığını, kendisi yönünden tazmin hükmünün kaldırılması gerektiğini, şöyle ki, 04/11/2010 tarihi saat 16:00 ve 17:00 arasında “Toplu Taşıma Ücretlendirme Otomasyonu ve Takip Sistemi Projesi Kabul İşlemi” toplantısının (b) maddesinde 19 günlük gecikme cezasından dolayı … $'nın belediyeye yüklenici tarafından ödenmesi kararı alındığını, daha sonra bu kararın, Ulaşım Şube Müdürlüğünün 04/11/2010 tarih ve 25793 sayılı yazısı ile yükleniciye kabul tutanağıyla birlikte gönderildiğini, yine 21/03/2011 tarihinde Ulaşım Şube Müdürlüğünün yazısı ile 19 günlük gecikme cezasının kesildiğinin tekraren bildirildiğini ve … $'nın 1 hafta içerisinde belediyeye ödenmesi gerektiğinin hatırlatıldığını, 25/03/2011 tarihinde ise yüklenicinin Ulaşım Şube Müdürlüğüne 19 günlük gecikmeden dolayı oluşan … $ cezanın nedeninin anlaşılamadığını bildirdiğini, bu anlaşılamamadan ötürü cezaya itiraz edeceklerinin belirtildiğini, 12/04/2011 tarihinde ise Ulaşım Şube Müdürlüğünce kabul komisyonu toplantısı neticesinde ceza kesildiğinin yükleniciye bildirildiğini, düzenlenen yazıda sistemin çalıştırılmadığı ve 19 günlük gecikmeden dolayı da günlük … $ olmak üzere toplam … $'nın belediyeye ödenmesi gerektiğinin ifade edildiğini, yine 18/04/2011 tarihinde Ulaşım Şube Müdürlüğünün yazısı ile 19 günlük gecikme cezasının belediyeye ödendiğine dair bir belgenin Ulaşım Şube Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiğini, bu konu dışında belediye ile yüklenici arasında imzalanan 30/09/2009 tarih ve 25277 yevmiye nolu sözleşmeyle yürütmekte olunan "Toplu Taşıma Elektronik Ücret Toplama ve Araç Takip Sistemi İşi” kapsamında belediye denetimi altında çalışan Özel Halk Otobüsleri Kooperatif Başkanlığı ile Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanlığı bünyesinde bulunan otobüs, M plakalı ve AB serisi araç maliklerinin plakaları ile birlikte adı, soyadı ve sıralı listesinin ivedi olarak Ulaşım Daire Başkanlığına gönderilmesi ve toplu taşıma araçlarının devri ile araç maliklerinin değişiminin Ulaşım Şube Müdürlüğü’nün bilgisi olmadan yapılması hususunun da bildirildiğini, yine 26/04/2011 tarih ve 2225 sayılı Ulaşım Şube Müdürlüğünün yazısı ile; belediye ile yüklenici arasında imzalanan idari şartnamenin 17. maddesi gereğince günlük ceza bedeli … $ olmak kaydıyla … $'nın yüklenici tarafından belediye veznesine ödenmesi gerektiğinin Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığına bildirildiğini, yine Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığının 22/06/2012 tarihinde yükleniciye idari şartnamenin 17. maddesi gereği 19 günlük gecikme cezası karşılığı olan … $ bedelin belediye veznelerine ya da … … şube kodu, TR … IBAN nolu banka hesabına yatırılması; aksi takdirde yasal yollarla kamu zararının tahsili yoluna gidileceğini bildirir yazı yazıldığını belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

Aynı ilam maddesi ile ilgili olarak Ulaşım Şube Müdür Vekili sıfatıyla temyiz talep eden ve buna ilişkin 39096 sayılı dosyası kendi gündem sırasında görüşülen …, (Üst Yönetici) …’ın yukarıda belirtilen temyiz gerekçelerini aynen tekrar ettikten sonra temyiz dilekçesinde farklı olarak özetle; tüm bu açıklamaları bir yana, Ulaşım Şube Müdürlüğü olarak komisyon tutanağında belirtilen cezanın firmaya tebliği ve tahakkuku yapılmış olup tahsilatın gerçekleştirilmesi için yetkili birim olan Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığına yazı yazıldığını, Ulaşım Şube Müdür Vekili olarak konu ile ilgili yapılması gereken tüm işlemler ve yazışmaların mevzuata uygun olarak tarafınca yapıldığını, kaldı ki, süreç sonucunda tahsilat konusunda yetkili birim olan Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından, yukarıda belirtilen hukuki nedenler göz önüne alınarak tahsilat işleminin gerçekleştirilmemiş olduğuna dair bir bilgi ve belgenin de kendi birimine verilmediğini, dolayısıyla, tahsilat işleminin halen yapılmamış olduğunu tahmin etmesinin mümkün olmadığını, tahsilatın yapılması için birimince Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığına gönderilen yazının tarihi olan 26.04.2011'den beri halen tahsilatın yapılmamasından doğabilecek kamu zararının sorumlusunun şahsı olmadığını belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını istemiştir.

Başsavcılık karşılamasında özetle; temyiz dilekçesinde; sorumluların, görevlerini tam olarak yerine getirdiklerinden bahisle tazmin hükmünün kaldırılmasını talep ettikleri ifade edildikten sonra temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar Daire kararında dikkate alındığından ve yeni bir belge sunulmadığından talebin reddedilerek Daire kararının onanmasının uygun olacağı mütalaa edilmiştir.

Duruşma talep eden sorumlu … ile Sayıştay Başsavcı Vekilinin sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü:

İlamda tazmin hükmü, “… Büyükşehir Belediyesi mücavir alanında akıllı bilet teknolojisine dayalı otomatik biletleme sistemi kurulması ve işletilmesine ilişkin … Ödeme Teknolojileri A.Ş. yüklenimindeki Toplu Taşıma Ücretlendirme Otomasyon ve Araç Takip Sistemleri işinde yükleniciye kesilen gecikme cezasının tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle kamu zararına sebep olunduğu” şeklindeki yargılamaya esas raporda yer alan denetçi düşüncesi üzerine ihdas edilmiştir.

Konunun esası yönünden, sistemin tam olarak idareye teslim tarihinin (ihale şartnameleri ve sözleşmeye uygun verilen süre uzatımları da dikkate alındığında) 01.08.2010 olduğu, yüklenicinin kabule hazır olduğuna ilişkin yazısının idareye teslim tarihinin 20.08.2010 olduğu, bu kapsamda işin teslim tarihinde 19 gün gecikme olduğu, bu nedenle idari şartnamenin 17. maddesi gereğince yükleniciye 19 günlük … $ tutarında gecikme cezası kesilmesi gerektiği konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Kaldı ki, bu ceza, idarenin kendi düzenlediği tutanak üzerine tespit edilmiş, 04/11/2010 tarihi saat 16:00 ve 17:00 arasında yapılan “Toplu Taşıma Ücretlendirme Otomasyonu ve Takip Sistemi Projesi Kabul İşlemi” toplantısının (b) maddesindeki 19 günlük gecikme cezasından dolayı … $'nın büyükşehir belediyesine yüklenici tarafından ödenmesi kararı alınmıştır.

Sonrasında, söz konusu ihaleyle ilgili yasal bir süreç gerçekleşmiş; ihalenin iptali için açılan dava neticesinde … 1. İdare Mahkemesi, davaya konu ihaleyi 02.06.2011 tarihinde 2010/184 Esas sayılı dosyasından 2011/725 sayılı Kararıyla iptal etmiş, karar 13.06.2011 tarihinde idareye tebliğ edilmiş, idare tarafından, … 1. İdare Mahkemesinin 02.06.2011 tarihinde 2010/184 Esas, 2011/725 Karar sayılı dosyasından aleyhine verilen "iptal kararı" Danıştay nezdinde 16.06.2011 tarihinde temyiz edilmiş, kararın tebliğini müteakip 30 gün içinde yargı kararının uygulanması zarureti gereği ihale işlemi yükleniciye yapılan tebliğ ile iptal edilmiş, bu aşamada işletici firma ile ulaşım esnafı arasında kararın uygulanması için idareye tanınan 30 günlük süre dolmadan 22.06.2011 tarihinde bir başka sözleşme imzalanmış, temyiz aşamasında, temyiz incelemesi başlamadan, (büyükşehir belediyesinin yükleniciye verdiği) ihalenin iptalini talep eden davacı davasından feragat etmiş, temyiz incelemesi sırasında Danıştay 13. Dairesi, 22.07.2011 tarih ve 2011/2591 Esas, 2011/3525 Karar sayılı dosyadan feragat nedeni ile … 1. İdare Mahkemesi’nin 02.06.2011 tarih ve 2010/184 Esas, 2011/725 sayılı Kararını bozmuş, karar idareye 18.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, bozma kararı üzerine … 1. İdare Mahkemesi yeniden yargılama yapmış, 2011/1425 Esas, 2011/1953 Karar nolu dosyasından 30.12.2011 tarihinde, konunun kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle feragat işlemini geçersiz kabul ederek ihaleyi tekrar iptal etmiş, … 1. İdare Mahkemesi’nin direnme kararı, Danıştay Dava Daireleri Kurulunun 2012/369 Esas, 2013/1544 Karar sayılı Kararı ile 24.04.2013 tarihinde kaldırılmış, Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararı üzerine … 1. İdare Mahkemesi, 2013/1497 Esas, 2013/1766 Karar sayılı ve 12.12.2013 tarihli Kararıyla davayı esastan reddederek ihaleyi yasal hale getirmiştir.

Bu bağlamda, sorumlunun temyiz savunmasındaki, tahsil işleminin gecikmesi ve aradan bir süre geçtikten sonra tekrar devam etmesinin mahkeme kararı ile ihalenin iptal edilmiş olmasından kaynaklandığı; yani yükleniciye ceza kesildikten sonra tahsilat aşamasında … 1. İdare Mahkemesinin 2011/1425 Esas, 2011/1953 Karar sayılı Kararı ile ihalenin iptal edildiği (Danıştay’ın yukarıda bahsi geçen bozma kararından sonra yerel mahkeme olarak … 1. İdare Mahkemesi’nin iptal kararında direndiği), iptal kararı geriye dönük olarak tüm işlemleri iptal ederek tüm sonuçları ile ortadan kaldırdığı için tahsilat işleminin yapılamadığı yönündeki iddialarına itibar etmek gerekmekte ise de, söz konusu gecikme ihalenin yasal yönden yürürlükte olduğu 2010 yılında gerçekleşmiş olup Sayıştay hesap yargılaması açısından da 2010 yılı hesaplarını ilgilendirdiği için 2011 ve sonrasında gerçekleşen olayların tahsilatın gerçekleşmemesine gerekçe olamayacağı değerlendirilmektedir. Kaldı ki, Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararı üzerine … 1. İdare Mahkemesi, 2013/1497 Esas, 2013/1766 Karar sayılı ve 12.12.2013 tarihli Kararıyla davayı esastan reddederek ihaleyi meşru hale getirmekle kalmamış, tazmine konu gecikme cezasını da meşru hale getirmiştir.

Özetle, konunun esası yönünden verilen tazmin hükmünde yasal mevzuat açısından bir sorun bulunmamaktadır.

Ancak, sorumlu sıfatıyla temyiz talebinde bulunan tüm ilgililerin dilekçeleri ekinde gönderilen belgelerden de açıkça görüleceği üzere, büyükşehir belediyesinin gecikme cezası ödenmesine ilişkin aldığı karar, Ulaşım Şube Müdürlüğü’nün 04/11/2010 tarih ve 25793 sayılı yazısı ile yükleniciye kabul tutanağıyla birlikte gönderilmiş, yine 21/03/2011 tarihinde Ulaşım Şube Müdürlüğü’nün yazısı ile 19 günlük gecikme cezası kesildiği tekraren bildirilmiş ve … $'nın 1 hafta içerisinde büyükşehir belediyesine ödenmesi gerektiği hatırlatılmış, 25/03/2011 tarihinde ise yüklenici, Ulaşım Şube Müdürlüğüne 19 günlük gecikmeden dolayı oluşan … $ cezanın nedeninin anlaşılamadığını bildirmiş, bu anlaşılamamadan ötürü cezaya itiraz edeceklerini belirtmiş, 12/04/2011 tarihinde ise Ulaşım Şube Müdürlüğünce kabul komisyonu toplantısı neticesinde ceza kesildiği yükleniciye bildirilmiş, düzenlenen yazıda sistemin çalıştırılmadığı ve 19 günlük gecikmeden dolayı da günlük 10.000 $ olmak üzere toplam … $'nın büyükşehir belediyesine ödenmesi gerektiği ifade edilmiş, yine 18/04/2011 tarihinde Ulaşım Şube Müdürlüğü’nün yazısı ile 19 günlük gecikme cezasının büyükşehir belediyesine ödendiğine dair bir belgenin Ulaşım Şube Müdürlüğüne gönderilmesi talep edilmiş, yine 26/04/2011 tarih ve 2225 sayılı Ulaşım Şube Müdürlüğü’nün yazısı ile; büyükşehir belediyesi ile yüklenici arasında imzalanan idari şartnamenin 17. maddesi gereğince günlük ceza bedeli … $ olmak kaydıyla … $'nın yüklenici tarafından büyükşehir belediyesi veznesine ödenmesi gerektiği Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığına bildirilmiş, Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığınca da, 22/06/2012 tarihinde yükleniciye idari şartnamenin 17. maddesi gereği 19 günlük gecikme cezası karşılığı olan … $ bedelin büyükşehir belediyesi veznelerine ya da banka hesabına yatırılması; aksi takdirde yasal yollarla kamu zararının tahsili yoluna gidileceğini bildirir yazı yazılmıştır.

Dolayısıyla, yukarıda belirtilen bu işlemler sorumluların üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini gösteriyormuş gibi görünse de söz konusu gecikme cezasının tahakkuk ettirildiğine yönelik herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığından tahakkukun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunda tereddüt hâsıl olmakla beraber bu husus sorumluluk yönünden tazmin hükmünün yeniden irdelenmesine de sebebiyet verebilecektir.

Şöyle ki, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 61’inci maddesinin 5436 sayılı kanunun 10/a ve 10/b maddesiyle değişik şekli, Muhasebe Hizmetini; "gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve tüm mali işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemidir." şeklinde tanımlayarak bu işlemleri yürütenlerin muhasebe yetkilisi olduğunu, memuriyet kadro ve unvanlarının muhasebe yetkilisi niteliğine etkili olmadığı hükmünü düzenlemektedir. Maddenin ikinci fıkrası, muhasebe yetkilisinin yukarıda sayılan hizmetlerin yapılmasından ve muhasebe kayıtlarının usulüne uygun, saydam ve erişilebilir şekilde tutulmasından söz ederek, ana hatlarıyla sorumluluğunu belirlemiş, Üçüncü fıkrası ise ödeme aşamasında ödeme emri ve eki belgeler üzerinde yetkililerin imzasını, ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan belgelerin tamam olmasını, maddi hata bulunup bulunmadığını ve hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri kontrol etmekle yükümlü olduklarını belirterek inceleme yetkilerini yukarıda sayılan hususlarla sınırlı tutmuştur.

Sayıştay Genel Kurulu’nun 14.06.2007 tarihli, 5018 sayılı Kanun çerçevesinde sorumlulukların belirlenmesine 5189/1 sayılı Kararında, tahsil edilmeye hazır hale gelmiş gelirle ilgili olarak muhasebe yetkilisinin sorumluluğundan bahsedilmiştir. Kararda;
 

“5018 sayılı Kanun’un 61’inci maddesinin birinci fıkrasında, muhasebe hizmeti; “gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemleridir.” şeklinde tanımlanmış; aynı maddenin ikinci fıkrasında muhasebe yetkilisinin, bu hizmetlerin yapılmasından ve muhasebe kayıtlarının usulüne uygun, saydam ve erişilebilir şekilde tutulmasından sorumlu olduğu belirtilmiş, aynı Kanun’un 60’ıncı maddesinde de, ilgili mevzuatı çerçevesinde idare gelirlerini tahakkuk ettirmek, gelir ve alacaklarının takip ve tahsil işlemlerini yürütmek mali hizmetler biriminin görevleri arasında sayılmıştır. Muhasebe Yetkililerinin Eğitimi, Sertifika Verilmesi ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 23’üncü maddesinde, gelirleri ve alacakları ilgili mevzuatına göre tahsil etmek, yersiz ve fazla tahsil edilenleri ilgililerine iade etmek ve bu işlemlere ilişkin kayıtları usulüne uygun, saydam ve erişilebilir şekilde tutmak, mali rapor ve tabloları her türlü müdahaleden bağımsız olarak düzenlemek muhasebe yetkilisinin görevlerinden kabul edilmiş, aynı yönetmeliğin 32’nci maddesinde de idarelerce ilgili kanunlarına göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş kamu gelir ve alacaklarının yükümlüleri ve sorumluları adına ilgili hesaplara kaydedilerek tahsil edilmesinden muhasebe yetkilisinin sorumlu olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, “idarelerce ilgili kanunlarına göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş kamu gelir ve alacaklarının takip ve tahsil edilmesinden muhasebe yetkilisinin tek başına sorumlu olduğuna çoğunlukla,”
 

Karar verilmiştir. Karardaki en önemli nokta, idarelerce ilgili kanunlarına göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş gelir ve alacakların tahsil edilmesinden muhasebe yetkilisinin sorumlu olduğu hususudur. Yani, muhasebe yetkilisinin sorumluluğu için, ön şart olarak gelirin tarh ve tahakkuk aşaması sorunsuz bir şekilde yerine getirilmelidir. Tarh ve tahakkuk aşaması sorunsuz yerine getirildiğinde, muhasebe yetkilisinin tahsilâtla ilgili sorumluluğu başlamaktadır. Bir başka deyişle tahakkuk işlemi ancak verilen talimat ile (ilgili gelir veya gider belgesi) üzerinde yapılacak işlemle gerçekleşeceği dikkate alındığında, ancak tahakkuk ettirilen gelirin muhasebe kayıtlarına alınması ve ilgililerine kanuni süresinde gönderilmesi hususunda muhasebe yetkilisinin sorumluluğundan bahsedilebilir. Tahakkuk ettirilmeyen bir gelirle ilgili ise, sorumluluktan söz etmek mümkün değildir.

Bu yönüyle, gerek (2006/9972 karar sayılı) Strateji Geliştirme Birimlerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in “Gelirlerin tahakkuku, gelir ve alacakların takip ve tahsili” başlıklı 17’nci maddesinde; “İdare gelirlerinin tahakkuku, gelir ve alacaklarının takibi ve genel bütçe dışında kalan işlemlerde bu gelir ve alacakların tahsil işlemleri ilgili mevzuatında özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde, strateji geliştirme birimleri tarafında yürütülür.” hükmü gerek “Türkiye Cumhuriyeti … Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in “Daire Başkanının Görev, Yetki ve Sorumlulukları” başlıklı Dördüncü Bölümünün “Yetkileri başlıklı” 13’üncü maddesinde; “a) Gelirleri ve alacakları ilgili mevzuatına göre tahsil etmek, yersiz ve fazla tahsil edilenleri ilgililerine iade etmek,” hükmü, gerekse büyükşehir belediyesine ilişkin aynı yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde; “e) Muhasebe Yetkilisi: Usulüne göre atanmış, muhasebe biriminin yönetiminden ve yetkili mercilere” hesap vermekten sorumlu yöneticisi olan Belediyemiz Mali Hizmetler Dairesi Başkanını” denilmekle Mali Hizmetler Daire Başkanının aynı zamanda Muhasebe Yetkilisi olarak belirlenmiş olması karşısında tahakkuk ettirilmiş ancak tahsilatı gerçekleştirilmemiş gelir dolayısıyla Mali Hizmetler Daire Başkanlığının da sorumluluğa dahil edilmesi gerekecektir.

Ayrıca, gerekli tahakkukun gerçekleşmiş olması durumunda ilamda tazmine konu kamu zararı, cezanın tahakkuk ettirilmiş olmamasından değil cezanın tahsil edilmemiş olmasından kaynaklanacaktır ki bu durumda ilamda sorumluluk yüklenen ilgililerin (gecikme cezası verilmesine karar verilen kabul işlemlerine ilişkin toplantıda komisyon başkanı sıfatıyla … ve komisyon üyesi sıfatıyla … ile Üst Yönetici sıfatıyla münferit bir ihalede kesilmesi gereken bir gecikme cezasından dolayı zaten sorumlu tutulamayacağı tabii olmakla birlikte astlarının yaptığı işlemle cezadan üst yönetici olarak haberi olan …’ın) tahakkuk görevini yerine getirmiş olmaları karşısında sorumlulukları da ortadan kalkacaktır.

Son olarak, üst yönetici sıfatıyla temyiz talebinde bulunan sorumlu, büyükşehir belediyesinin yeni yönetiminin aynı ihale ile ilgili tahkime gittiğini ve söz konusu gecikme cezasının da tahkim sürecinin konularından biri olduğunu ve bu nedenle yasal takibin devam ettiğini iddia etmiş olup, tahkimin sonuçlanıp sonuçlanmadığına yönelik herhangi bir belge de mevcut olmadığından, bu husus yukarıda yapılan tüm açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde sorumluluk yönünden bu aşamada uygun bir değerlendirme yapılamayacağı görülmektedir.

Sonuç itibariyle, tahakkuk kaydı yapılıp yapılmadığına ve tahkime ilişkin hususların da aydınlatılması suretiyle yeniden kurulacak illiyet bağı neticesinde gelirin alınmamasına sebebiyet veren sorumlular açısından yeniden bir tespit yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu itibarla, bu hususlar dikkate alınmadan tazmin hükmü kurulmasında hukuki isabet bulunmadığından tazmin hükmünün BOZULMASINA ve yapılacak incelemeye göre yargısal süreçler (tahkim vb.) sonunda gerek gecikme cezasının tahsilinin gerçekleşip gerçekleşemediği hususunun açıklığa kavuşturulmasını gerekse yeni duruma göre oluşacak sorumlulukların tespit edilmesini teminen yeniden hüküm tesisi için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE;
 

(Üyeler …, …, … ve …’ın; “5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinde:

“Büyükşehir belediye başkanının görev ve yetkileri şunlardır:

a) Belediye teşkilatının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, beldenin ve belediyenin hak ve menfaatlerini korumak.



f) Büyükşehir belediyesinin hak ve menfaatlerini izlemek, alacak ve gelirlerinin tahsilini sağlamak.

g) Yetkili organların kararını almak şartıyla, büyükşehir belediyesi adına sözleşme yapmak, karşılıksız bağışları kabul etmek ve gerekli tasarruflarda bulunmak.

…”

Denilmektedir.

Aynı hükümler, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38’inci maddesinde de yer almaktadır.

Mali sorumluluklara ilişkin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda ise;

Üst yöneticiler başlıklı 11’inci maddesinde aynen:

"Bakanlıklarda müsteşar, diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Ancak, Millî Savunma Bakanlığında üst yönetici Bakandır. Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler." hükmü yer almaktadır.

Denilmektedir.
 

Bu hükümlerin dışında, Sayıştayca yapılan incelemeler sonucunda kamu zararı tespit edildiğinde ve kamu kaynağının verimli, etkin ve ekonomik kullanılmadığı saptandığında, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde sorumlu tutulacak görevli ve yetkililerin belirlenmesi hususundaki tereddütleri gidermeye yönelik 14.06.2007 tarih ve 5189/1 karar No’lu Sayıştay Genel Kurul Kararı’nın "SORUMLULAR" başlıklı 3’üncü Bölümünün 2’nci alt başlığında üst yöneticilerin sorumlulukları incelenmiştir. Buna göre;
 

“Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştaya karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.

Dolayısıyla bu aşamada bir genelleme yaparak üst yöneticilerin, işlemlerin hukuka uygun olarak yürütülmesinden sorumlu olacakları ya da olmayacakları yönünde bir görüş belirtilmesi uygun bulunmamaktadır.”

şeklinde karara bağlanmıştır.

Bu mevzuat hükümleri çerçevesinde, büyükşehir belediyesinin, yapmış olduğu ihalede yüklenicinin sorumluluklarını yerine getirmemesinden dolayı verilen gecikme cezasının yargısal süreçler sonunda yüklenicinin başka bir özel hukuk tüzel kişisiyle yaptığı yeni sözleşmeye binaen alınması imkânın ortadan kalktığı yönündeki iddiaların bir geçerliliği olmayıp kendi yetki ve görev alanı içerisindeki taşıma hizmetinde büyükşehir belediyesinin devreden çıkarılmasına göz yuman ve yüklenici ile olan ilk (esas) sözleşmedeki idarenin hak ve menfaatlerini gözetmeyen büyükşehir belediye başkanının sorumlu tutulmasında mevzuata herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, yukarıda belirtilen diğer bozma gerekçelerine katılmakla birlikte büyükşehir belediye başkanının sorumluluğu açısından ilam hükmünün yerinde olduğu değerlendirilmektedir.”
 

Üye …’ın; “İlamda tazmin hükmü, “… Büyükşehir Belediyesi mücavir alanında akıllı bilet teknolojisine dayalı otomatik biletleme sistemi kurulması ve işletilmesine ilişkin, … Ödeme Teknolojileri A.Ş. yüklenimindeki, Toplu Taşıma Ücretlendirme Otomasyon ve Araç Takip Sistemleri işinde, yükleniciye gecikme cezasının kesilmemesi nedeniyle meydana gelen kamu zararının, Üst Yönetici ve Ulaşım Daire Başkanı ve Şube Müdürüne ödettirilmesine karar verilmiştir.

Söz konusu işle ilgili sözleşme 30.10.2009 tarihinde imzalanmış olup işin idareye teslim tarihi ise 01.08.2010’ dur. Bu duruma göre, yüklenicinin kabul talep tarihi 20.08.2010 olup sözleşmeye göre işi idareye 19 gün geç teslim etmiştir. 04.11.2010 tarihinde, belediye görevlileri ve yüklenici temsilcileri ile yapılan toplantıda, sözleşme gereği geç teslim edilen her gün için 10.000 Amerikan doları baz alınmak üzere … Amerikan doları cezanın idareye ödenmesine karar verilmiştir. Dolayısıyla cezanın tespiti burada yapılmış ve idare alacaklı duruma gelmiştir.

Bu cezanın ödenmesi ile ilgili olarak;

Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Şube Müdürlüğü tarafından bu tutar ödenmesi için, 04.11.22010 tarihinde yükleniciye bildirilmiş, bu paranın ödenmemesi üzerine daha sonra tekiden 21.03.2011, 25.03.2011, 12.04.2011 tarihlerinde yükleniciye bildirimler yapılmıştır.

Aynı makam tarafından, 26.04.2011 tarihinde de bu alacağın tahsili için Mali Hizmetler Daire Başkanlığına bildirilmiş mali hizmetler dairesi yaklaşık iki ay sonra ihale iptal edildikten sonra ödeme yazısını yükleniciye göndermiştir.

Bu duruma göre sorumluluk tespitine gelince;
 

Ulaşım Şube Müdürlüğü personelinin sorumluluğunda kuşku yoktur. Çünkü idare alacağını, Mali Hizmetler Müdürlüğüne yaklaşık 7 ay sonra bildirmiş ve bu alacağın tahsilini zorlaştırmışlardır.

İlamda; Üst yönetici olan belediye başkanının bu işlemle illiyet bağı kurulmadan sorumluluğuna karar verilmiştir. Belediye başkanının bu cezanın tahakkuku veya tahsil işlemleriyle ilgili olumlu veya olumsuz bir işlem veya eylemi tespit edilmeden bir sorumluluk tevcihine gidilmesi mevzuata aykırıdır.

Ayrıca, Mali hizmetler dairesi personeline de sorumluluk tevcih edilmesi gerekir. 

Şöyle ki, söz konusu idare alacağı, Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Şube Müdürlüğü tarafından 26.04.2011 tarihinde, Mali Hizmetler Daire Başkanlığına bildirilmesine rağmen, bu dairece iki ay bu konu ile ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Söz konusu ihale iptal edildikten sonra, bu müdürlükçe yükleniciye cezanın ödenmesi için yazı gönderilmiştir. Bu durumda da alacağın tahsili zorlaşmış ve halen tahsil edilememiştir. Dolayısıyla burada söz konusu idare personelinin en azından ihmali bulunmaktadır. Bu nedenle sorumluluğa dâhil edilmeleri gerekir.
 

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, ilam hükmünün sorumluluktan bozulması gerekir.” şeklindeki ilave görüşleriyle) oy birliğiyle,

Karar verildiği 23.03.2016 tarih ve 41659 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.