Belediyelerin nakitinin haczi konusunda yargıtay kararı.

 

12. Hukuk Dairesi
 

 

 T.C.

 

YARGITAY

 

Onikinci Hukuk Dairesi

 

E: 2012/25364

 

K: 2013/1400

 

T: 21.01.2013

 

 

 

(5393 s. Belediye K. m. 15/son) (5779 GBPVHK m. 7) (2560 İSKİ K. m. 27)

 

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

 

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; “Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur.

 

Ayrıca, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un 7. maddesinde; bu Kanunda, belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer Kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu düzenlenmiştir.

 

2560 sayılı Kanun'un 27. maddesinde yazılı L/ye ait taşınır-taşınmaz mal­ların devlet malı sayılacağı hükmü, ceza hukuku yönünden olup, hacze engel değil ise de İ..., 2560 sayılı Kanun gereğince İ... Büyükşehir Belediyesi'nin idari yapılandırılmasında yer aldığından, hakkında 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son ve 5779 sayılı İl Özel idarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelir­lerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un 7. maddelerinin uygulanması gerekir.

 

İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mal­larının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yönde­ki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir.

 

Bütün bu açıklamalar ışığında, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma koşulları kabul edilmiştir.

 

Para likit olduğundan, ne amaçla harcanacağının önceden bilinmesi müm­kün değildir. Kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla harcanacağı kararlaştırılan paraların, her an idari bir kararla başka bir amaç için kullanılması her zaman mümkündür, idari işlem ya da kararla hesabın kamu hizmetinin yürütülmesini sağlayacak bir amaç için tahsis edilmesi, hesaptaki paraların fiilen kamu hizme­tinde kullanıldığı sonucunu doğurmaz.

 

Bu nedenlerle, paranın niteliği gereği fiilen kamu hizmetinde kullanıldı­ğından bahsedilemez. Çünkü para harcandığı anda biteceğinden ve harcama anına kadar anlık kararla tahsis edildiği amacın dışına çıkılabileceğinden, para­nın haczedilememesi için vergi, resim, harç niteliğinde olması zorunludur. Buna göre "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" durumu "para" yönünden uygulana­maz. Aksinin kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır.

 

Somut olayda şikayete konu V... Bankası V... S... Şubesindeki İ... idare­sine ait hesaptaki paranın haczi için haczedilmezlik şikayetinde bulunulmuştur.

 

O halde mahkemece duruşma açılarak hesapta bulunan mahcuz parala­rın vergi, resim, harç niteliğinde olup olmadığı ilgili bankadan hesap dökümleri getirtilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenerek sonu­cuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile evrak üzerinde şikayetin kabulü yönünde hüküm isabetsizdir.

 

Öte yandan HMK'nın 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hü­kümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.

 

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.